Wild Horses İçimizdeki vahşi at hâlâ nefes alıyor mu?

Koş be at Koş ki şu hayata biraz renk gelsin…
Vahşi Batı değil bu, daha güzel: Slotter’da Wild Horses
Şimdi açık konuşalım… ben atı sadece dizi jeneriklerinde, bir de çocukken çizgi filmde görürdüm. Ama sonra Wild Horses geldi… Dedi ki “Ben öyle bildiğin at oyunu değilim kardeşim, ben Slot dünyasının Mustang’i gibiyim.”

O kadar estetik ki ekran… hani o ahşap kasaba, çöl rüzgarı, özgürlük teması falan var ya… almışlar onu, tuşlara yüklemişler. Slotter’da rastladım ilk kez. Dedim ki “bir bakayım, iki döner çıkarım.” Ama nerdeee… Atlar bir döndü, ben o günden beri Slotter’da her gün bir koşu izliyorum.

Oyun mu bu, yoksa meditasyon?
Wild Horses denen olay sadece çevirip şansını denediğin bir şey değil aslında. Bi’ süre sonra kendini kaptırıyorsun. O tınılar, simgelerin uyumu… resmen bir sakinlik. Ama bu öyle uyutan türden değil ha! Bildiğin ‘tatlı gerilim’. Bi’ spin atıyorsun, sonra o atlar dört nala geliyor… ekranda bi’ efektler, yıldızlar, bonuslar… o sırada senin kalp zaten sahaya inmiş.

Bir de şu var: Oyunun grafik dili insanı yormuyor. Göze güzel geliyor. Mobilde de, PC’de de mis gibi akıyor. Slotter’da öyle smooth, öyle hızlı çalışıyor ki… bazen diyorum, ulan bu oyunun kendisi koşuyor yeminle.

Scatter mı dedin? Bonus’un kralı burada!
Bak şimdi, oyunun güzelliklerinden biri de şu scatter olayı. Yani “dağılmış” simgeler… ama oyuncuya bayağı toplanmış keyif veriyor. Yani oyun seni öyle bir gaza getiriyor ki… “hadi koçum, bu spin başka spin” diyorsun. Geldi mi 3 tane, geçmiş olsun. Free spin yağmuru başlıyor. Ama tatlı bir yağmur bu; altında ıslanmaya kimse üzülmez.

Bonus round’ları da… ah be kardeşim, o ne tatlı sürprizdir. Atlar ekranda dönerken bir yandan senin içindeki özgürlük ruhu hortluyor. Diyorsun ki: “Ben aslında neyi bekliyorum hayatta? Koşmam lazım!”

Kazanmak başka, hissetmek bambaşka…
Şimdi hepimiz biliyoruz ki her zaman büyük kazanç olmaz. Ama her seferinde bir his bırakır ya… işte Wild Horses tam da öyle. Kimisi büyük çeker, kimisi heyecanla yetinir ama hiçbir oyuncu “boş geldim” demez. Çünkü bu oyun resmen sana ruh veriyor.

Ve bu ruhu da en iyi, en sorunsuz şekilde nerede bulursun? Tabii ki Slotter’da. Adamlar oyunu almış, tüy gibi yerleştirmiş. Ne kasma var, ne sinir… sadece keyif var.